ÇOK KORKUYORUM NE OLACAK?
Kaygı; kişinin korku verici veya tehdit edici bir duruma karşı vermiş olduğu ruhsal,bedensel ve oldukça doğal olan bir tepkidir.
Bu yoğun kaygı sürecinde beynimiz hayatımızın riske girdiğini düşünerek akıl yürütme mantık kullanma, problem çözme gibi bir çok becerisini çalıştırmayı durduruyor ve limbik sistem(savaş ya da kaç) devreye giriyor. Bir tehlikeye karşı kaygı seviyemiz yükseliyor ve sonrasında beyin hayatta kalmak için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor. Nihayetinde de fiziksel sağlığımızın bozulmasına dair kaygılarımız bu stres tepkisiyle birlikte bizim ruh sağlığımızı da bozuyor.
BAŞA ÇIKMA STRATEJİLERİMİZ VAR!
Her birimiz hayat gidişatı süresince kendimizi güvende tutabilmek ve ayakta durabilmek için zorlandığımız durumlara karşı başa çıkma stratejileri geliştiririz. Bunu genelde travmatik bir olay yaşandıktan sonra devreye sokarız fakat şuan halen süregelen bir travmayla başa çıkmaya çalışıyoruz.
STRESLİ,KAYGILI BİR DURUM YERİNE BAŞA ÇIKILACAK BİR DURUM;
Stres ve korku olarak nitelendirirsek bu süreçten yara almadan kurtulmamız çok da mümkün görünmüyor. Bu süreci hayatımızın bir parçası ve alışarak devam etmemiz gereken bir süreç olarak adlandırmalıyız.
Negatife çok odaklanmak bizim “kuruntu” diye nitelendirdiğimiz şeyleri doğuracaktır. Sürekli negatifi gördükçe bak kötü şeyler oldu hep kötü şeyler olacak diye ilerleyen bir döngüye gireriz. Her ne kadar çok klişe olsa da olumlu tarafları görmek bize çok daha zaman kazandıracaktır hem de ruhsal ve bedensel olarak daha sağlam durmamızı sağlayacaktır.
Bu başa çıkma becerileri halihazırda var olabilir ve duruma, ruh haline göre şekillenebilir. Bu süreç ve sonrasında başa çıkma yöntemlerinizi çevrenizle paylaşmak bir nevi psikolojik ve ruhsal destek sağlayabilir.
BİLİŞSEL ESNEKLİĞE İHTİYACIMIZ VAR
Olaylar geldiği anda o olaya bir çok farklı açıdan bakabilme becerisi bilişsel esnekliği ifade edebilir. Zihnimiz yeni olaylara ve değişikliklere karşı ne kadar katı olursa süreç bizim için o kadar sancılı olur. Olabildiğince esnek olmalıyız.
HER ŞEY FIRSAT VE DENEYİM
Hayatımızda olup biten her şeye karşı bir öğrenme ve gelişme süreci olarak bakabilmek bizim ruhsal ve bedensel sağlığımızla da doğrudan bağlantılıdır. Ayrıca kaygı seviyemizle de birebir alakalıdır.
VESVESEYE GEREK YOK OLMASI GEREKENİ YAPSAK YETER
Ülkemizde çoğunluk olarak temizlikle ilgili yoğun bir takıntımız var. Bu takıntıların özünde bir çok neden yatabilir bunlar ayrıca üzerine çalışılarak çözülmesi gerekir. Ancak bu süreçte çok fazla temizlik vurgusu yapıldığı için bu takıntılarda da yoğun bir artma olabilir. Tedbirlerimizi alarak ve sadece yapılması gerekenleri yaparak kendimiz ve çevremiz için daha iyi bir şey yapmış olabiliriz. Gelen kargoları çamaşır sularıyla deterjanlarla saatlerce yıkamamıza gerek olmadığını düşünüyorum:) her şeyin bir sınırı olduğu gibi bunun da olması gerektiğini düşünüyorum. Takıntıyı arttırdığını fark ettiğiniz önlemler muhtemelen uzun vadede size iyi gelmeyecek.
RUTİNLERİMİZİ KORUYALIM
Halihazırda var olan rutinlerimizi kaybettik fakat rutinler insanı rahatlatır, önemli hissettirir. Bu sebeple kendimize yeni rutinler oluşturabiliriz. Bu aşama kişilerin kendi bireysel ilgi alanlarına göre değişir. Uyku hijyeni konusu hem çocuklar hem yetişkinler için önemlidir. Her ne kadar vaktin geçmediğinden şikayet etsek de günü tersine çevirmemeliyiz.
AİLE İÇİ GÖREV DAĞILIMINI ÖNEMSEYELİM
Tüm aile bireyleri için çeşitli görev dağılımları olması hem paylaşma becerisini güçlendirir hem de tüm görevlerin bir kişide toplanması yükünü en aza indirger. Yani aman o ders çalışsın, o uyusun ben yaparım düşüncemizi bir kenara bırakmanın tam sırası.
ANDA KALALIM
Kaygı, korku ve stres gibi durumlarda bildiğiniz gibi 2-3 aşama sonrasına kadar odaklanabiliyor zihin. Yani geçmişle yüzleşmek, içimize dönmek ya da gelecek için bir şeyler yapmak bizi haddinden fazla yorabilir. Öncelikle şu anda kalarak içinde bulunduğumuz durumla başa çıkalım diğerleri zamanla da olsa olur:)
BİZİ NE AYAKTA TUTAR?
İyi beslenme, iyi uyuma, hareket etme, keyifli vakit geçirme, sosyal destek bir de bunlara ek olarak inanç ve umut her zaman kişileri ayakta tutan ve destekleyen unsurlardır.